Adamın birisi, güzel koku satılan pazara girince düşüp bayıldı. Burnuna gelen güzel kokular başını döndürmüştü. Halk hemen adamın başına yığıldı.
Bayılma nedenini bulmak için, birbirlerine soru soruyorlar, ayıltmak için de ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlardı. Kimi kalbini yokluyor, kimi yüzüne gül suyu dökerek ovuyordu. Adamın biri, acaba içkimi içti diye ağzını kokluyor, bir diğeri nabzının atışını kontrol ediyordu.
Bütün çabalara rağmen adam bir türlü ayılmıyordu. Sonunda akrabalarına haber vermeyi kararlaştırdılar. Adamın iri yarı, güçlü kuvvetli, bilgili bir kardeşi vardı. Koşa koşa oraya geldi:
— Ben, dedi, onun niçin hastalandığını biliyorum. Hastalık teşhis edildikten sonra tedavisi kolaydır. Kalkıp biraz sonra döneceğini söyleyerek oradan ayrıldı. Gidip bir yerlerden paket içinde köpek pisliği alarak geldi. Kardeşine yapacağı ilâcı kimse görmesin diye, toplanan kalabalığı yanlarından uzaklaştırdı. Getirdiği şeyi burnuna yaklaştırdı. Bunun üzerine adam kıpırdanmaya başladı. Uzaktan onları seyreden halk; "Bu Önemli bir efsundur, efsunu okuyup kulağına üfledi, ölü adam dirildi" diyordu. Kardeşini ayıltan adam ise şöyle düşünüyordu:
— Onun iliğine, damarına kat kat köpek pisliği sinmiştir. Çünkü rızkını elde etmek için akşamlara kadar pisliğe gömülüyor, dericilik yapıyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder