25 Ekim 2011 Salı

BEZİRGAN İLE PAPAĞAN

Bir tüccarın, çok sevdiği bir papağanı varmış. Kafeste tuttuğu bu güzel kuşa, gözü gibi bakarmış.
Bu tüccar, zaman zaman ticaret için yola çıkarmış. Yine bir gün Hindistan'a gitmek için yol hazırlığına başlamış. O sırada yanında çalışanlardan her birine ayrı ayrı;
— "Sana Hindistan'dan ne getireyim? Ne istersin?" diye sormuş.
Yanında çalışanların her biri, ayrı bir şey istemiş. Onların isteklerini bir yere kaydetmiş. Sonra papağanın yanına gelmiş. Papağana;
— "Ey güzel kuşum, sana ne getireyim? Hindistan'dan sen ne istersin?" diye sormuş.
Papağan;
— "Falan ormana uğra. Oradaki papağanları görünce hâlimi anlat ve onlara, 'Falan Papağan benim kuşumdur. Ben onu kafeste besliyorum. Size selâm söyledi ve şunları söylememi istedi: Ben gurbet ellerde kafeslerde sizin hasretinizle can vereyim, siz özgürce yeşillikler içinde dolaşıp durun. Bu reva mıdır? Hiç değilse bir seher vakti bu garibi de hatırlayın ki, birazcık mutlu olayım, diyor'de" demiş. Tüccar;
— "Sadece bu kadar mı?"demiş. Papağan;
— "Başka bir şey istemem" demiş.
Tüccar kervanını düzmüş, yola koyulmuş. Günler, geceler boyu yol gitmiş. Sonunda Hindistan'a varmış. İlk önce çok sevgili papağanının söylediği ormana uğramış. Meğer yeşilliklerle kaplı bu yer, papağanların anavatanıymış. Sayısız papağan varmış. Kendi hâllerinde ötüşüp duruyorlarmış. Tüccar hemen atını durdurmuş. Bir grup papağana yaklaşıp;
— "Ben falan memlekette, filan kişiyim. Ticaret yapmak için buralara geldim. Benim bir papağanım var. Size selâm söyledi ve böyle böyle dememi istedi."dedi.
Tüccar, sözlerini bitirir bitirmez papağanlardan birisi titremiş, nefesi kesilmiş, düşüp ölmüş.
Bu durum karşısında şaşkına dönen tüccar, bu haberi verdiğinden dolayı bin pişman olmuş. Kendi kendine;
— "Ne yaptım ben?" demiş. "Bu zavallı kuşun ölümüne sebep oldum. Galiba bu ölen kuş, benim kuşumun bir yakını, onu candan seven biri olsa gerek. Yakınının durumunu öğrenince, ondan uzakta olmanın acısına dayanamayarak öldü."
Aradan bir hayli zaman geçmiş. Tüccar alışverişini bitirip memleketine dönmüş. Herkesin istediğini bir bir vermiş. Çok sevdiği papağanı da, kafesinde bu olanları seyrediyormuş. Sonunda dayanamayıp tüccara seslenmiş:
— "Hemcinslerimi, dostlarımı gördün mü? Söylediklerimi ilettin mi onlara? Ne dediler sana? Ne gördünse, ne dedilerse anlat; beni de mutlu et."
Tüccar son derece üzgün;
— "Sevgili kuşum" demiş, "kusura bakma. Söylemesem daha iyi olacak sanıyorum. Çünkü hâlâ o saçma sapan haberi götürerek yaptığım akılsızlığa ve cahilliğe yanmaktayım. Onun için anlatmasam daha iyi."
Papağan anlatması için ısrar etmiş. Bunun üzerine, tüccar da istemeye istemeye olanları anlatmış:
— "Söylediğin yere vardım. Dostların olan papağanları gördüm. Selâmını ve senin söylediklerini ilettim, içlerinden biri buna dayanamadı. Çok üzüldü, titredi, bir anda hareketsiz kaldı ve öldü. Söylediklerime bin pişman oldum. Fakat boşuna, bir kere söylemiş bulundum." Tüccarın bu sözlerini duyan papağan, kafesin içinde titremiş; bir anda hareketsiz kalmış ve çok geçmeden de düşüp ölmüş.
Bunu gören tüccarın aklı başından gitmiş. Ağlayıp sızlamaya başlamış. Külahını yere vurup;
— "Ey güzel kuşum, sana ne oldu? Ne hâle geldin? Ben ne yaptım? Başıma ne işler açtım?" diye dövünmüş.
Tüccar sonunda ölü papağanı kafesten çıkarmış. Pencerenin kenarına getirip bırakmış. Papağan o anda canlanıp uçmuş. Bir ağacın en yüksek dalına konmuş.
Tüccar bu işe şaşıp kalmış. Aklı başına geldikten sonra papağana seslenmiş:
—"Ey güzel kuşum! Bu ne iştir, bu ne hâldir? Anlat hele... Bu hileyi nasıl öğrendin de beni kandırdın?"
Papağan konduğu yerden seslenmiş:
—"Sevgili efendim! O Hindistan'da gördüğün papağan, benim selâmımı alınca ölmüş numarası yapıp bana şu haberi göndermek istedi:
'Eğer kurtulmak istiyorsan ölmüş numarası yap. Ben de gördüğün gibi onun dediğini yaptım ve kafesten kurtuldum. Şimdi artık istediğim gibi uçabilir, istediğim yere gidebilirim. Haydi hoşçakal..."
Papağan bir anda havalanmış. Uçarak gözden kaybolmuş. Tüccar da arkasından bakakalmış.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder